ANNELİK
"Dünyanın en güzel, en özel duygusundan bahsediyorum bugün: Annelik. En güzel, en anlamlı, en zirve, en karmaşık, en endişe dolu, en mutluluk dolu... Kelimeler kifayetsiz kalıyor bu duyguyu anlatmaya. Yürüyen kalbim, nefesim, canım olan EVLADIM. Ömrüm, dünyam, hayatımın hazinesi.
Enlerle dolu bu duygu, yaşanan her şeyi zirveye taşıyor. Mutluluk bir gülüşe bedel derler ya, işte o evlat gülümsemesi mutluluğu, kahkahası bir anda her şeyi silip götürür, içini huzurla doldurur. Endişe, kaygı, korku, üzüntü... Yine zirvede yaşanan o duygular; gözünden sakındığın, üstüne titrediğin evladının büyümesi, hayattan uzaklaşmaya başlaması, kalbinin kırılıp ağlaması...
Hani derler ya, kimse kimsenin mutluluğunu üzüntüsünü hissedemez diye. Anneler hariç. Anneler evlatlarının mutluluğuyla mutlu, mutsuzluğuyla mutsuz olur. Öyle garip, öyle derin bir duygu ki bu. Hayat, anne olunca birden değişiverir. Bütün öncelikler, bütün sevgiler, bütün anlamlar, bütün hayat evladına toplanır.
Bir koku ki asla değişmeyen, unutulmayacak olan: Evladının ilk kokusu. Hep mi aynı olur, hiç mi değişmez o ilk günkü koynuna başını dayadığı koku? Hayatın anlamı o koku. Ve böylece büyürken yaşanan değişimler, zorluklar, mutluluklar sürer gider. Beraber büyüdüğün, beraber yaşadığın, asla vazgeçmediğin, günden güne daha çok güçlenen, günden güne artan duygular: Annelik..."